Skip to main content

Geçmişle Yüzleşme: 1930 Zilan Katliamı Dijital Hafıza Müzesi

Geçmişle yüzleşme, çatışma çözümünde hakikatin konuşulmasına alan açarken, bir anma pratiğinin ötesine geçmeyi gerektirir. Bu bağlamda, Zilan Katliamı Dijital Hafıza Müzesi, tarihsel şiddet ve travmanın yalnızca hatırlanmasını değil, aynı zamanda eleştirel bir biçimde tartışılmasını ve toplumsal dönüşüm süreçlerine katkı sağlamasını hedefleyen bir alan olarak tasarlanmıştır.

Hafızayı yalnızca bireysel bir hatırlama pratiği olarak değil, eleştirel düşünme, kolektif üretim ve diyalog yoluyla barış ve adalet tahayyülünü mümkün kılan bir araç olarak görmekteyim. Bu anlayışla tasarlanan Zilan Katliamı Dijital Hafıza Müzesi, geçmişin sessizliğini bozan, yüzleşme ve birlikte üretim için bir platform oluşturmayı amaçlamaktadır. Müze, bireyleri hem kişisel hem de toplumsal yüzleşmeye davet ederek, geçmişin izleriyle barış ve hakikat temelinde bir gelecek inşa etmeye katkıda bulunmayı hedeflemektedir.

Bu hafıza müzesini inşa ederken, “Şiddetin hafızasına toplumsal cinsiyet açısından nasıl bakabiliriz?” sorusu çalışmamın merkezinde yer aldı. Kadınların ve doğanın sözlü tarihteki yerini araştırarak başlayan bu süreç, Zilan Katliamı bağlamında hakikat rejiminin yeniden bir anlatı uydurduğu gerçeğiyle yüzleşmeyi gerektirdi. Hakikatin sessizleştirildiği ve travmanın unutturulmaya çalışıldığı bir tarihsel bağlamda, Zilan Katliamı Dijital Hafıza Müzesi, bu sessizliğin üzerine konuşarak ve tartışarak bir yüzleşme alanı yaratma amacıyla kurgulandı.

Zilan bölgesi, 17 yıl boyunca “memnu mıntıka” ilan edilmesinin ardından, doğa ve insanın birbirinden koparıldığı bir belleksizlik alanına dönüştü. Bu travmatik tarihin izlerini sürmek, yalnızca geçmişin karanlık gölgelerine ışık tutmayı değil, aynı zamanda bu sessizlikle hesaplaşmayı da gerektiriyordu. Bu izleri takip etmek tarihsel, sosyal ve politik bağlamda zorlu bir süreç olsa da zorunlu bir görevdi.

Bu süreçte, tarih araştırmacılarının değerli metinlerinden büyük ölçüde faydalandım ve onlara derin bir teşekkür borçluyum. Zilan Katliamı Dijital Hafıza Müzesi, hafızayı yalnızca bir hatırlama pratiği olarak değil, geçmişin şiddetiyle yüzleşerek geleceğe yönelik bir adalet ve barış tahayyülünün inşasına katkıda bulunabilecek bir araç olarak ele almıştır. Bu müze, geçmişin travmalarını eleştirel bir bakış açısıyla değerlendiren ve hakikati kolektif bir şekilde yeniden kurmayı amaçlayan bir yüzleşme platformudur.

Bu çalışma, Hafıza Merkezi’nin 3. dönem Gençlik ve Hafıza Projesi’nin bir parçası olarak hayata geçirilmiştir. Bu süreçte bana kazandırdıkları vizyon ve geniş bakış açısı için Hafıza Merkezi’ne teşekkür ederim.


Zilan’ın hafızası, bizlere geçmişte yaşananları inkâr etmek yerine, onlarla yüzleşmenin toplumsal barış ve iyileşme için ne kadar önemli olduğunu hatırlatır. Kaybedilenlerin anısını yaşatmak, geçmişin izlerini silmeye çalışmak yerine, bu izlerden öğrenmeyi ve daha kapsayıcı bir toplumsal gelecek tasavvur etmeyi gerektirir.